Marka Değerleme
Marka değeri işletmenin fiziki varlıklarının dışında Markanın piyasadaki bağımsız değerinin tespit edilmesidir. Diğer markalar karşısında finansal üstünlüğünün tespit edilmesini sağlayan marka değerleme günümüzde ekonomik bir gereklilik haline gelmiştir. Bunun sebebi ise;
Marka değerleme satın alma ve şirket evliliklerinde şirket değerini hesaplarken marka değerleme ve bilinirlik raporları da dikkate alınan önemli unsurlardandır.
Ayrıca firmada hisse devri ya da paylaşımı gibi bir durum olduğunda fiziki varlıklarla beraber markanın da paylaşılması söz konusu olacaktır.
Marka devir işlemlerinde markanın değerinin doğru tespit edilmesi alıcı ve satıcı için büyük önem taşımaktadır.
Aynı sektörde ve ya ilişkili faaliyet alanlarında benzerlik ve ya taklitten doğacak hak kayıplarında dava yolunda gidilmesi halinde mahkemeye sunulacak en önemli referanslardan birisi marka değerleme raporudur.
Marka haklarının bir süreliğine başka bir işletmeye kullandırılması (lisanslama, bayili&franchise) durumlarında talep edilecek bedelin tespiti için marka değerleme oldukça önem taşımaktadır.
Kredi alımlarında ilgili banlaya sunulacak marka değerleme raporu kredi sürecinde olumlu yönde etki sağlamaktadır.
Tanınmış marka müracaatı planlanıyorsa eğer, tanınmış marka kriterlerinden biriside markanın finansal gücüdür. Bu noktada da marka değerlemenin sürece olumlu katkısı bulunmaktadır.
Uluslararası Değerleme Standartları
Uluslararası Değerleme Standartları 104 (“UDS 104”)’ün 30. maddesi 1. paragrafı uyarınca;
“Pazar değeri, bir varlık veya yükümlülüğün, uygun pazarlama faaliyetleri sonucunda, istekli bir satıcı ve istekli bir alıcı arasında, tarafların bilgili ve basiretli bir şekilde ve zorlama altında kalmaksızın hareket ettikleri, muvazaasız bir işlem ile değerleme tarihi itibarıyla el değiştirmesinde kullanılması gerekli görülen tahmini tutardır.”
UDS 105 Değerleme Yaklaşımları ve Yöntemleri madde 10’un 1. paragrafı uyarınca üç temel
değerleme yaklaşımı bulunmaktadır.
Değerleme Yaklaşımları
Maliyet yaklaşımda, bir varlığın cari ikame maliyetinin veya yeniden üretim maliyetinin hesaplanması ve fiziksel bozulma ve diğer biçimlerde gerçekleşen tüm yıpranma paylarının düşülmesi suretiyle gösterge niteliğindeki değer belirlenmektedir.
Pazar (piyasa) yaklaşımı varlığın, fiyat bilgisi elde edilebilir olan aynı veya karşılaştırılabilir (benzer) varlıklarla karşılaştırılması suretiyle gösterge niteliğindeki değerin belirlendiği yaklaşımı ifade eder.
Gelir yaklaşımı, gösterge niteliğindeki değerin, gelecekteki nakit akışlarının tek bir cari değere dönüştürülmesi ile belirlenmesini sağlar. Gelir yaklaşımında varlığın değeri, varlık tarafından yaratılan gelirlerin, nakit akışlarının veya maliyet tasarruflarının bugünkü değerine dayanılarak tespit edilir (UDS 105, madde 40 paragraf 1). Gelir yaklaşımının çok sayıda uygulama yolunun bulunmasına karşın, gelir yaklaşımı kapsamındaki yöntemler fiilen gelecekteki nakit tutarların bugünkü değere indirgenmesine dayanmaktadır. Bunlar İndirgenmiş Nakit Akışları (İNA) yönteminin varyasyonlarıdır.
Gizpatent Fark Yaratır
Giz Patent olarak üç temel değerleme yaklaşımından en çok tercih edilen daha gerçekçi verilere ulaştırması nedeniyle gelir yaklaşımı modelini tercih etmekteyiz.
Maliyet yaklaşımı, marka değerine hangi maliyetlerin ekleneceği konusunda bulunan belirsizlikler ve dolaylı yollardan markayı desteklemek amacıyla yapılan harcamaların marka değerine nasıl ekleneceği konusunda karar vermenin oldukça zor olması nedeniyle tercih edilmemiştir.
Pazar (piyasa) yaklaşımının tercih edilmeme nedeni ise; markalar birbirinden farklı varlıklar olduğu için birbirleriyle karşılaştırılabilmelerinin zorluğu, markaların sürekli alımı satımı olan varlıklar olmaması nedeniyle benzerinin piyasa fiyatının bulunamamasıdır.